27 yıllık Çaycumalı cami imamı saldırıya uğradı

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinin Perşembe beldesinde Perşembe Merkez Camii imamı Raşit Bayraktar, 27 yıldır imamlık görevini gerçekleştirirken 15 Temmuz darbe gecesi uğradığı saldırıyı anlattı. Bayraktar, "Zorla aracımın kapısını açmaya çalıştılar, tekmelediler. Aracımın camlarını ve kapılarını kilitleyerek evime gittim" dedi.

 

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016 gecesi başarısız darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti. O gecenin tanıklarından biri de Çaycuma ilçesi Perşembe beldesi Merkez Camii İmam Hatibi Raşit Bayraktar oldu. Darbe girişiminin ardından Diyanet İşleri Başkanlığından gelen talimat doğrultusunda görevli olduğu camiye sala okumak için giden Bayraktar, 15 Temmuz gecesi yaşadığı sözlü saldırıyı İHA’ya anlattı. 15 Temmuz gecesi birçok meslektaşının da saldırıya uğradığını anlatan Bayraktar, "15 Temmuz’da sadece biz değil bütün Türkiye mağdur oldu. Birebir fiziki müdahaleye ve tacize maruz kalan birçok meslektaşımız oldu. Biz de onlardan biriyiz. O gece tabi devletin diğer kurumları gibi, personeller gibi teyakkuz halindeydik. Gerek Diyanet İşleri Başkanlığımızdan gerekse ilçe müftülüğümüzden gelecek olan talimatlarımızı anbean takip ediyorduk. Gece yarısı saat 24 sularında Diyanet İşleri Merkez Başkanlığından ve ilçe müftülüğümüzden aynı anda olmak üzere bütün camilerin sabaha kadar açık tutulması, ışıklarının yakılması ve gece 01.00’de de bütün camilerimizden aynı anda sala verilmesi şeklinde talimat aldık. Bütün meslektaşlarım camilerine koştular" dedi.

 

"Bu saatte ne salası verdin" diye tepki aldım

 

Camide sala okuduktan sonra evine gitmek üzere caminin önüne geldiğini anlatan Bayraktar, yaşadığı o geceyi şöyle anlattı: "Ben de camiye geldim. Ama evim camiye yakın olduğu için genelde yürüyerek gelir giderim. O akşam da Cenab-ı Hakkın bir hikmeti olsa gerek daha büyük belalardan salması için aracımla geldim. Salayı verdim. Caminin bütün ışıklarını yaktım, kapılarını açtım ve tekrar evime dönmek üzere aracıma bindim. Camimizin şadırvan girişinde iki, üç kişinin olduğunu gördüm. Şadırvan girişimiz aynı zamanda morg girişimizdir. O saatte insanları orada görünce hemen aklımıza cenaze gelir. Herhalde cenaze geldi, kapıyı açmak için görevde bekliyorlar dedim ve yanlarında durdum. ’Hayırdır gençler’ diyerek seslendim. İçlerinden bir tanesi yanıma doğru yaklaştı. Sonra bana ‘bu saatte ne salası verdin sen’ dedi. Ben de bunun devletimizin talimatı olduğunu ve salayı da bunun için verdim, görevimizi yerine getirdiğimi söyledim. Sonra o genç bana kaba tabirlerde bulunarak ‘devlet de biziz, bu saatte ne salası verilir, devletine de başlarım’ gibi bir sürü sözlü hitapta bulundu. Ardından diğer arkadaşları da gelerek arabamın camını açmaya çalıştılar. Sonra da kapımı açmaya zorladılar. Bunları yapamayınca aracımı tekmelemeye başladılar. Daha sonra da baktım ki iş büyüyecek olay yerinden uzaklaşarak evime gittim. Ertesi gün bu şahıslar hakkında ilgili kurumlara şikayette bulundum. Devlet büyüklerimizin metanetli duruşu, devletimizin kurumlarının güzel bir iş birliği içerisinde bu belayı salma savunması bize bugünleri yaşattı. Bu güzel günleri görmemize vesile oldu. Rabbim devletimize zeval vermesin. Bu tür musibetlerden, tacizlerden ebediyen bizleri de, devletimizi de, bu memleketimiz de yaşayan tüm insanlarımıza muhafaza eylesin, korusun. Yaşadığımız son musibet olsun inşallah."